Pozitif Dergisi | Röportaj
Pozitif Dergisi yazarlarından Ebru Şinik'in Ekim - 2019'da dergide yayınlanan Ebru Kayıkçı röportajının tamamını devam eden satırlarda okuyabilirsiniz;
Ebru Kayıkçı ile yaklaşık 17 yıl önce bir arkadaşım vasıtası ile tanışmıştım. O dönem bedenimde doktorların antibiyotik tedavisi dışında bir çözüm üretemediği kronikleşmiş bir iltihaplanma durumu vardı. Arkadaşım beni Ebru’ya “Bende Kristal Terapisi mucizeler yarattı, sen de denemelisin” diye adeta sürükleyerek götürmüştü.
Açıkçası giderken konuya çok şüpheci yaklaşmış ve kristallerin bu konudaki şifalandırıcı etkileriyle ilgili ikna olmamıştım.
Ama sonuçta daha önce deneyimlemediğim bir konuydu ve denemeye değerdi. Nasıl olsa kaybedecek bir şeyim yoktu ve ilaç da olmadığı için herhangibir kontrendikasyon söz konusu olamazdı. Kısacası denemiş olmak, denememiş olmaktan çok daha iyi olurdu.
İtiraf etmeliyim ki ilk 2 seans hala ben neden buraya geliyorum diye düşünmekten kendimi alamamıştım ; fakat 3. seans esnasında ve sonrasında bedenimdeki şişkin iltihaplanma seviyelerinde hızla ciddi bir azalma başladı ve 5. seansta hepsi komple kurumuştu. Bu arada 5 seansı 2,5 hafta içinde bitirmiştik ve hiç ilaç kullanmamıştım.
Bu deneyimim sonrası kristalleri araştırmaya başladım. Özellikle Ebru’nun kullandığı aragonit ve kuvars kristallerini... Bu konuda bilgim hala çok derin değil; o yüzden bugün sizi işin üstadı ile başbaşa bırakacağım. Sıkı durun, şaşıracağınız cevaplar geliyor!
Gelişmiş olan psişik güçlerimin olduğunu daha çocukluk yıllarımda başladığının farkındayıydım. Gördüğüm rüyalardaki mesajlar çok kuvvetliydi ve dua etmek isteği daha çocukluk yıllarımda başlamıştı. Bir çok özelliğimi rüyalar yoluyla keşfetmeye başlamıştım.
Mesela evimize gelen misafirlerlerle ilgili daha kapıdan içeri girer girmez sıkıntılı bir durumları var ise bana bilgi akışı geliyordu. Durumlarındaki sıkıntılar ile ilgili o anda içimdeki ses bana neyi yap derse onu yapıyor, o kişinin rahatlaması için bazen dua okuyor, bazen dokunma ihtiyacı hissediyordum ve karşımdaki insanda rahatlama oluyordu; bu sezgilerim git gide ilerledi. Ve rüyalarımda öğretilen dualar, gelen iç görüler gün geçtikçe artmaya başladı. Ruhani gücümü kullanmaya başladıkça ilerleme kaydetmeye başladım.
19 yıl önce görmüş olduğum bir rüyam kristallere karşı ilgi duymama sebep oldu. Rüyamda çok büyük bir mağaranın içindeydim. Mağaranın içinin kahverengi kristallerle dolu olduğunu gördüm ve ışıl ışıl parlıyorlardı. Mağaranın orta yerinde beyazlar içerisinde nur yüzlü uzun boylu bir dede oturuyordu. Beni gördü ayağa kalktı ve bana iki elinde tuttuğu kristalleri uzattı. “Bunların adı arogonit, bunlar senin, insanları bu kristallerle şifalandırma görevi sana verildi” dedi ve ortadan kayboldu.
Büyük bir mutlulukla uyandım, o çoşku hala seans yaparken bana gelir. Sonrasında aragoniti araştırmaya başladım iyice araştırdıktan sonra sıra almaya geldi.
İlk defa iki tane aragonit kristalimi aldım ve şimdi bunları nasıl kullanmalıyım diye düşünürken aradan beş gün gibi bir süre geçmişti. Salonumda sehpanın üzerindeydi ikiside, birden içimden gayri ihtiyari yanlarına gitmek geldi. Yanlarına gittiğimde titrediklerini gördüm sanki elime almamı istiyorlardı. biraz heyecanlanmıştım açıkcası, elime aldığımda sıcaklıklarını hissetmeye başladım ve avucumun içinde titrediklerini daha çok görmüştüm ne yalan söyliyim yaşadığım o ana bende inanamamıştım. Hala aklıma geldikçe o çoşkuyu hissediyorum.
Tabiki ilk denemelerimi kendi yakınlarımda tatbik ederek başladım. Ve sonuçlar geri dönüşler muazzamdı. Ondan sonraki hayatımda vazgeçilmezlerimin arasında aragonitlerim de var.
Bugüne kadar üzerinde çalışmış olduğum hastalıklar şunlar;
- Kadın hastalıklarında iltihaplanma, kistik problemler, rahim kanserinin üçüncü aşamasına kadar olan semptomlarda
- Bel ve boyun fıtığı
- Mide problemleri yara gibi vesair
- Bağırsak problemleri
- Beyin tümörleri
- Sinir sıkışmaları
- Genetik problemler
- Karmamızdaki problemler
- Aura temizlemesi
- Kemoterapi alan kişilerin o dönemi daha kolay atlatması için
- Negatif blokajların çözülmesi (nazar, büyüsel durumlardan arınmak için)
- İflas eden kişilerin blokajlarının tespiti ve ona göre seans uygulamaları yapıyorum
Seanslar kişinin durumuyla alakalı mesela sadece aura temizlemesi gerekiyorsa, başka bir problemi yoksa, tek seansta çözümlenir. Fakat vücudunda hastalığı var ise, 3 gün ara ile 3 seans; daha derin bir durumu var ise 5 - 7 seans arası sürebiliyor. Eğer kanser türleri ise 10 / 12 seansa kadar sürebilir.
Tedavi sürecinde blokajlar tamamen temizlenirse 6 ay sonra gelmenize tabiki gerek yok. Fakat ben danışanlarıma şunu tavsiye ediyorum; tedaviniz bittikten sonra iki ayda bir bir seansa gelin, çünkü sürekli insanlarla iletişim halindeyiz ve birilerinden farkında olmadan bir blokaja maruz kalabiliriz, bu son derece olasıdır.
Eğer ki "evet bir evim olursa çok mutlu olurum" diyorsanız yapmanız gereken şey çok kolay. O evi almışsınız ve içinde yaşıyormuşsunuz gibi davranın. Duyularınızı ve hislerinizi buna ikna edebilirseniz, evren bu ev onun deyip sizin için çalışmalara başlıyacak ve o ev sizin olacaktır.
Ben buna "evreni ikna etme yasası" diyorum. Onu ikna ederseniz, zaten sizin bu isteğiniz gerçekleşir. Demekki sadece net olmak ve olmuş gibi yaşamak yeterli, niyetlerinizi tezahür ettirmek bu kadar basittir.
Soruları cevaplarken şöyle bir niyet yaptım; “Okuyan herkesin ihtiyacı olan ne ise şifa çalışsın ve güzellikler sizi bulsun.”
Ve son sözüm korktuğunuz yerden sınava tabii olursunuz. Korkularınız hangi konu ile ilgiliyse bu durumu çözün, kaybetmekten korkmayın. Mesela eşinizi veya sevgilinizi kaybetmekten korkmayın, eğer ki korkuyorsanız bu sizin sınavınız olacak ve gün gelip kaybedeceksiniz.
Kimsenin size baskı kurmasına izin vermeyin ve sizde kimseye baskı yaptırımı uygulamayın. Size yapılmasını istemediğiniz şeyi sizde karşınızdakine yapmayın.
Saf sevgiye kalbinizde yer açın.
Çok istediğiniz birşey olmuyorsa ya istemeyi doğru yapmıyorsunuz ya da sizin için böyle olması gerekiyordur, o konuyla ilgili inatlaşmayı bırakın. Hayatı bizler düşüncemizle var ediyoruz, o yüzden olumlu düşünmeye ve olaylara pozitif bakmaya çalışın.
Şimdi şu anda bir dilek tutun ve o dilek adına oturduğunuz yerden kalkın ve bir kaç adım atın. Bu adımları dileğim için atıyorum deyin ve bırakın gitsin dileğiniz gitmesi gereken yere doğru zamanı geldiğinde size gelecektir. İnancınız sağlam olsun, bu kadar basit! Çok detaylarda boğulmaya gerçekten gerek yok. İnanç, net olmak ve korkuları bitirmek her şeyin yoluna girmesini sağlayacak üç ana temel taştır.
Soruları büyük bir keyif ile cevapladım, umarım size de okurken keyif verir. Hepinize Sonsuz Sevgiler.
İletişim
E-Posta: ebrukayikciozgul@gmail.com